İstiklal Marşı’nda Anlam Kargaşası
Türk edebiyatının önemli şairlerinden Mehmet Âkif Ersoy’un milli şiirlerinin, özellikle de İstiklal Marşı’nın yaratılış sürecine ve ruhuna atıfta bulunuyor. Şiirin ortaya çıkış koşulları ve içeriği, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı sırasında yaşa
Mehmet Akif Ersoy, bu milli şiiri yine milli hislerinin hamasi düşünceleriyle cereyan edip doruğa ulaştığı müstesna zamanda ve cephedeki askerin ruh hâlini kendi bünyesinde tasavvur ederek kaleme almıştır. Nihayetinde yazacağı şiir; bir milletin içine düştüğü karanlıktan bütün zor ve zahmetli şartlara rağmen yeniden dirilişinin öyküsü olacaktır ve olmuştur da…
Öyle ki bu şiir; hem kurtuluş savaşının canlı bir özeti hem de verdiği mesajlar açısından Türk evladına bir haykırış özelliği taşımaktadır. İşte bu nedenden dolayı Türk milletinin benliğinde bu kadar önemli bir yere sahip olan şiir metninin de her kelimesinde ve mısrasında tek bir anlam açıklığı ve fikir birliği içinde olması lazım gerekir. Çünkü milleti millet yapan unsurlardan biri olan milli marşın, tek bir anlam bütünlüğüne sahip olması ve kavram kargaşasına meydan verilmeden okunup yorumlanması; milli ülkünün zedelenmemesi ve yıpranmaması için yapılması gerekenlerin başında yer almaktadır.
Söz konusu mesele, İstiklâl Marşı’nın;
“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar?
‘Medeniyet’ dediğin tek dişi kalmış canavar.”
Mısrasıyla son bulan dördüncü kıtasında çelişkili fikir ve yorum farklılığının tezahürüdür. Sebebi ise iki farklı anlam yüklenilebilecek “Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar?” mısrasıdır.
Bu mısra, bir kesim edebiyatçı ve aydınlarımız tarafından muammalı olarak düşünülmüş ve Mehmet Akif’in burada tevriyeli bir söyleyişte bulunduğu öne sürülmüştür. Yine bazı aydın ve edebiyatçılarımızın savunduğu bir başka görüş ise; Mehmet Akif’in bu mısrada kullandığı “ulusun” kelimesinin isim köklü olarak “yüce, büyük” anlamını taşıdığı ve bu kelimeyle Türk milletine “Yücesin, korkma!” diye seslendiğini ifade eden görüştür.
Benim üzerinde etüt yaptığım söz konusu bu mısranın, tevriyeli veya muammalı olmadığı ve “ulusun” sözcüğüyle Türk milletine “yücesin” anlamında seslenmediği veya milleti methetmediğidir. Çünkü dörtlüğün tema örgüsü, sadece bir kelime etrafında değil de bütün kıta çerçevesinde titizlikle incelendiğinde anlaşılacaktır ki “ulusun” kelimesiyle bir köpek ulumasının ya da bir hayvanın veya canavarın bağırmasının kastedildiği, uluma sesinin ise çelik zırhlı duvar içine mahkûm edilen tek dişi kalmış medeniyet canavarının uluması olduğu ve bu canavarın Türk milletindeki iman dolu göğsü asla boğamayacağı görüşüne varılacaktır.
Bu durumda dörtlükte kullanılan “ulusun” ne tevriyelidir ne de sözcük anlam olarak “yüce” anlamı taşımaktadır. Çünkü Akif, Safahat’taki beşinci kitap olan Hatıralar bölümümdeki İstiklâl Marşı’na benzer bir şiirinde;
“Korkma!
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz.
…
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir,
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi sinede birdir vuran yürek… Yılmaz!
Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz!”
Mısralarıyla bu kez Batı’ya canavar yerine cehennem imajını yakıştırmıştır.
Sözün özü; Mehmet Akif Ersoy, milli duyguların yoğun olarak yaşandığı bir dönemde, cephedeki askerin ruh halini tasavvur ederek milli şiirini kaleme almıştır. Bu şiir, Türk milletinin içinde bulunduğu karanlıktan çıkış hikâyesi olarak değerlendirilmekte ve kurtuluş savaşının özetini vermektedir. Milli marşların milleti millet yapan unsurlardan biri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu şiirde her kelimenin tek bir anlam açıklığı ve fikir birliği içinde olması gerekmektedir.
İstiklal Marşı Ulusun Anlamı Nedir?
İstiklâl Marşı’ndaki “Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar?” mısrası, çelişkili fikir ve yorum farklılıklarına neden olmaktadır. Bu mısra hakkında farklı görüşler bulunsa da, incelendiğinde Mehmet Akif’in milleti methetmediği, “ulusun” kelimesinin “yüce” anlamını taşıdığı ve aslında burada çelik zırhlı duvarın içinde mahkûm edilen tek dişi kalmış medeniyet canavarının uluması ile Türk milletindeki iman dolu göğsü kastettiği anlaşılmaktadır. İstiklâl Marşı’nın dördüncü kıtasında zikredilen “ulusun” kelimesi morfolojik olarak isim köklü değil, fiil köklüdür. Mehmet Akif, burada Türk milletine; bırak, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar ne kadar ulursa ulusun, bağırsın. Neticede bizdeki bu iman dolu göğsü katiyen boğamaz, öldüremez demek istediği aşikârdır. Yani amiyane bir tabirle “havlayan köpek ısırmaz.” diye seslenmiştir.