Ahlak’sız
Kemal Sunal’ın meşhur filmi Zübük! Aziz Nesin’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış, yönetmenliğini Kartal Tibet’in, senaristliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı 1980 yapımı bir film. Türkiye siyasi yapısındaki çarpık karakterlerini hicveder. Zübük, Zeybek sözcüğünden ses benzeşimiyle, Aziz Nesin tarafından üretilmiş bir sözcüktür.
İbrahim Zübükzade (Kemal Sunal), sözünde durmayan, ahlaksız bir adamdır. Zübük, Destek Partisi’ne girip yağcılıkla ocak başkanlığına yükselir. Girdiği her yere de rüşveti bulaştırır. Uyanık Zübük, partili partisiz herkesi öylesine birbirine düşürür ki, sonunda halk onun belediye reisi olması için neredeyse yalvarır. Aklı sürekli şeytanlığa çalışan Zübük, kendini milletvekili seçtirir. Çirkin politikacıların elinde çaresiz kalan halkın durumunu hicivle anlatan bir filmdi.
Seçimden sonra, Ak Parti üzerinden Pozantı’yı dedikodu kazanına çeviren böyle politik bir çirkinlik var. Ortada yine bir kadın var. Bu kadının ortaya attığı iddialar var, basit ve seviyesiz. Ak parti mensubu olan bir kişiyi ima yoluyla tehdit ediyor. Kadının ortaya attığı bu iddialar, Ak Parti ilçe başkanlığında gözü olan zübükvari politikacılar tarafından bilinçli olarak yayılıyor… Bana bile konunun aslını soran beş altı kişi olunca yazmak vesile oldu. Bahsi geçen kişileri yakından tanımıyorum ama dedikoduların çarpık taraflarını anlatalım, hesaplarındaki mantık hatalarını beraber sayalım;
Bu dedikodular neden ahlaki olarak değerlendirilmez? Çünkü iddia ettiği gibi mesajla ya da sözle bir tacize uğrayan ahlaklı bir kadın, bunu saklamak ihtiyacı duyar. Namuslu bir kadının saklamayacağı tek kişi varsa, o da kocasıdır. Hadi kocasına da aile huzurunu bozmamak için söylememiş olsun, sizce kime söylemeli? Kime anlatmalı? Kadın, ak partili olduğuna göre, istediği kişiye gidip durumu anlatır, şikayetçi olabilir…. Böyle mi oluyor sizce? Hayır, böyle değil. Tam tersine, bahsettiğim yerlere şikayet etmiyor ama parti içi muhalifler ve kadın, bu türden bir lafı çoğaltmak için adeta seferber olmuşlar.
Nereden mi biliyorum? Söyleyeyim;
Seçim gününde sandık başında görevli olan birisi var. Kendisi, şu anda da zübükvari politikanın maşası olarak başkanlığa hazırlanan kişiden başkası değil. Dedikoduları çoğaltan kadından buna bizzat bir mesaj geliyor. İddiaya göre, bu kadının kurban olarak seçtiği kişinin mesajını başkan heveslisine gönderiyor. Ak parti ilçe başkanlığına ısıtılan bu kişi, etrafında bulunan teşkilat mensuplarına mesajı açıp gösteriyor… Oradakilere, başkanlığa aday olacağını ifade ediyor… İşte bu şekilde gelişen konuşmalarla Ak parti ilçe teşkilatını ahlaki bir lince uğrattığını düşünerek, iyice açılıyor. Onu pişirmeye çalışan politikacı, yönetemediği bir parti başkanını yani Ak Parti’nin başarılı başkanı Yusuf Ulussever’i koltuğundan indirmek istiyor. Onun yerine yönettiği, güdebildiği birisini partinin başında görmek istiyor. Bu üçlü, dedikoduları Pozantı’da amaçları için her yerde yaymaya çalışıyorlar. Kadın da bunların kuklası… Yoksa bu kadın!
Partiye şikâyet etmeyecek, kocasının haberi olmayacak ama Pozantı da dedikodunun malzemesi olacak… Amaçları tam da şudur; Utanmazca, arsıca, yalanla, iftirayla, Ak Parti’ye başkan devirip başkan atayacaklar…. Ayıp…
Peki, bu dedikodular neden politik bir komplo olarak değerlendirilmeli? Siyasette dün yoktur, acımasızdır. Dün önemli makamları işgal edenler, makamları bitince etkilerinin bittiğini göremezler. Onların ‘hiç’ olduğunu herkes görür, sadece kendileri göremezler. Bu ‘Hiç’ politikacılar, dürüst ve demokratik bir yolla yarışa girmeyi göze alamazlar. Zannediyorum ki bu kadını kullanmayı kolay bir yol görmüş olmalılar. İlçe başkanlık koltuğunda gözü olanlar, bu kadınla iş birliği içindedirler. Bunun ispatlamaksa zaten çok kolay…
İddialar çirkinleşmeye devam ederse, kadına hakaret ve ispat davası açılabilir. O zaman, bu dedikodularda gizli amaçlarının neler olduğu kolayca ispatlanabilir?
Savcılık Kadının cep telefon kayıtlarını, sosyal medya kayıtlarını Bilgi iletişim teknolojileri başkanlığından ve GPRS operatöründen isteyebilir. O zaman şu 4 sorunun cevabı bulunur.
1- İma edilen türden konuşmalar varsa, bu kadının konuşmalara katkısı ne kadar olmuştur
2- Bu kadının, Ak parti mensubu bir kişiyi ağına düşürdüyse, Kimler için siyasi bir komployu düzenlemiştir? Bağlantısı olan siyasetçilerle mesaj ve telefon trafiği ortaya çıkarılmalıdır.
3- Bu Kadın etrafa yaydığı ve iddia ettiği ahlaksız konuşmalara istemeden mi maruz kalmıştır?
4- Eğer ortada gerçekten bir telefon tacizi varsa, neden zamanında suç duyurusunda bulunmamıştır? Suç duyurusunda bulunmadığı halde ilçe halkına dedikodu malzemesi vermek için, imalı sözler söyleyip tehdit ve şantaj mesajlarını sanal ortamda niçin yayınlamaktadır?
Dediğim gibi bu konuşulanlar, bence bir kadının ahlaki duruşunu değilse de Ak parti ilçe teşkilatını itibarsızlaştırmayı ve düşürmeyi amaçlayan ahlaksız bir siyasetin parçalarıdır.
Bu olaylar size de CHP’deki operasyonu hatırlatmıyor mu, Baykal’ın gidip Kılıçdaroğlu’nun getirilmesini… Ya da MHP’de ki kaset skandalını…
Bunun adı çirkin siyasettir. Pozantı şerefli insanların yaşadığı bir ilçedir ve onurlu insanlar bu ahlaksız siyasete pirim vermemelidir. Küçük yerlerde herkes birbirinin kim olduğunu iyi bilir.
Biz ne günlere kaldık!