Dolar 28,9846
Euro 31,2142
Altın 1.864,65
BİST 7.913,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 19°C
Hafif Yağmurlu
Adana
19°C
Hafif Yağmurlu
Pts 18°C
Sal 19°C
Çar 19°C
Per 19°C

YASTIK ALTI ŞİİRLERİ

22 Şubat 2008 01:56
15

ŞAİRLER AKŞAMI

“Var olsunlar yine bu akşam

Şereflendirdi şairler masamızı

Kurduk mehtaba karşı çilingir soframızı

Akşam yine akşam

Ve başta Ahmet Haşim Bey

Yorgun gözlerinde melâlü gam

Bir yanda Cahit Sıtkı

İlk sevgiliyi almış Beşiktaş’tan

Sesleniyor Abbas’a

– Haydi Abbas vakit tamam

Karşısında Veli’nin oğlu Garip Orhan Veli

Yine tarifsiz kederler içinde besbelli

İstanbul’u dinliyor gözleri kapalı

Yanında birisi var; Nazım Hikmet olmalı

Şiirler söylüyor memleket üstüne

Sevda üstüne, hasret üstüne

İlerde dalmış mehtaba pür hâyâl

Akşam musikisini dinliyor Yahya Kemal

Bir de misafiri var yanında bu akşam

İşte! Elinde sagar ile Ömer Hayyam

Bu akşam masamızda Nurullah Ataç da var Sait Faik de var

Ve işte yan yana Tecer’le Tanpınar

Az ötede Ziya Osman Saba

Asaf Halet nerede acaba

O da buradaymış, tamam

Şairler akşamı bu akşam

Hoş geldiniz şairlerim

Sefâlar getirdiniz dünyamıza

Özledik şiirinizi

Sizi özledik

Konuşsanıza…”

Kederli Şair Ümit Yaşar Oğuzcan (Kendisi Tarsusludur.) her ne kadar şair olup yepyeni ve taptaze şiirlere imza atıp şiirde son haddesine kadar doyuma ulaşan ve şiirin hazzını yüreğinin bütün hücrelerinde hisseden bir sanatçı olsa bile yine de mazîden kopmayarak nostalji rüzgârına kapılmış…

O; vazgeçemediği, her okuyuşunda yeni bir şiir okyanusuna yelken açtığı ve kendisini, keşfedilmeyi bekleyen şiir ülkelerine ulaştırdığı şiirleri, çoğu şairimizi anarak ve onların şahşiirlerine atıfta bulunarak “Şiir Denizini” oluşturmuş. Belli ki bu dile getirip zikrettiği şiirler ise onun okumaktan kendisini alamadığı ve şiir içesi geldiğinde hemen eline aldığı “yastık altı şiirleri”ydi hatt- ı zâtında. Şimdi bana “Zaten kitap okumaktan nefret ediyorum, baş ucu kitaplarından sonra bir de yastık altı şiirleri mi peydahlandı, kardeşim!!!” diyerek kükrediğinizi duyabiliyorum. (Çünkü kulaklarım şu an nedensiz çınlamıyor…)

Evet peydahlandı. Yastık altı şiirleri… Bunu da ben söylüyorum.Baş ucu kitapları varsa, soruyorum sizlere neden yastık altı şiirleri olmasın?! Bal gibi de olur…  Tabii yanlış anlaşılmak da istemiyorum. Ben sizlere tutun o çok sevdiğiniz başucu kitaplarınızı; tahtakurularının bir kenardan yemeye başladığı, örümceklerin köşesine ağlarını ördüğü ve raflarında birçok kitabın toz içinde boğulduğu kitaplığınıza kaldırın demiyorum.

Hoşumuza giden, her okuyuşumuzda define sandığının en diplerindeki eşsiz mücevherlere ulaştığımız, siyah perdeleri usulca aralayıp şiir dünyasının kuytu bir köşesinde kalmış esrarengiz ve efsunkâr mahzenlerine adım attığımız, her mısraında hislerimize tercüman olup insanı yaratıcı söylemleriyle, akıcılığıyla, imgesel âlemiyle ve muhteşem ahengiyle yüreğini titretip coşturan ve neden sonra kederlendirip hislendirerek derin bir iç çektiren şiirler, yastık altı şiirleri…

Çoğu zaman gece yatmadan önce şöyle kana kana okunacak, bazen yaşama sevincimizi ve memleket sevgimizi depreştirecek bu vatan ve bayrak için kanının son damlasına kadar mücadele edip bedenini gözünü kırpmadan kurşuna siper eden atalarımızı hatırlatacak ve böylece milli duygularımızı kabartacak şiirler; Sakarya Türküsü, Çanakkale Destanı ve Cenge Giderken…

Bazen de gecenin vermiş olduğu o vuzuh atmosferde insanı duygu denizinin gizemli derinliklerine daldıracak rüya diyarlara götürüp yüreği burkacak, bedeni yontacak ve ruhu inceltecek şiirler; Çoban Çeşmesi, Otuz Beş Yaş, Geri Gelen Mektup, Kışlada Bahar, Uzaktan Uzağa ve Desem ki gibi şiirler.

Günün yorucu koşuşturmasından sıyrılmanın ve mesai saati boyunca son haddesine kadar şişip ağırlaşan kafanın ağrılarından kurtulmanın bir başka reçetesi: yatağa uzanıp uyumadan önce kana kana yastık altı şiirlerimden içmek…

 

  Durmadan bir gül açar ellerinde pembe

                            Sen nefes alışı en bakir güzelliğin

                            Gözlerin midir parlayan gökyüzünde

                            Bir güneş doğarcasına geceleyin. 

  (22 ŞUBAT 2008, 5 AĞUSTOS)

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
27 Şubat 2021 01:09
19 Eylül 2020 01:19
17 Temmuz 2020 01:26
5 Mart 2021 01:07
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mobil Teknoloji Haberleri Teknoloji Haberleri Web Hosting