Rıfat Börekçi
Millî mücadelemize ve Kuvayi Milliye’mize açıktan destek veren din adamımız.
Diyanet İşleri’nin ilk başkanı. Bugün rahmeti rahmâna vuslatının yıl dönümü. Allah u teâlâ gani gani rahmet eylesin.
O, ne İngilizlere ne de padişaha dalkavukluk etmiştir. Dürrizade’nin İngiliz ve saltanat yanlı fetvasına karşı Kurtuluş Savaşı lehine verdiği fetvayla namus mücadelesi veren Atatürk ve Türk milletinin yanında yer almıştır.
Bu devletin temellerinde duası, emeği ve alın teri vardır. Hainliği tescillenmiş softaların din kisvesi altında yaptığı devlet düşmanlığını o hiçbir zaman yapmamıştır. Bu millî ve yerli duruşuyla hatırlanmayı ve dua edilmeyi hak eden müstesna din adamımızdır.
Rıfat Hoca, yedi düvele karşı yokluk içinde kazma kürekle verdiğimiz istiklal mücadelesine çomak sokanlardan değil; omuz verenlerden olmuştur. Kurtuluş Savaşı’na katılan milletin kafasına ve kalbine vesvese sokmak yerine, gavurlara ve gavur sevici İstanbul hükümetine uymanın dini de vatanı da bayrağı da yerle yeksan edecek büyük bir gaflet olduğunu anlatmaya çalışmıştır.
Bu onurlu ve namuslu karakteriyle cehpedeki askerlerimize camilerimizden manevi güç aşılamıştır.
İslâm’ı kendi heva ve heveslerine göre yorumlayıp makam mevki derdine düşmemiş, ibadet özgürlüğü için bağımsız bir devlette yaşamanın gerekliliğini savunmuştur. Kalesinde işgalci devletlerin bayrağı dalgalanan beldelerde cuma namazı kılınamayacağını ifade ederek milleti düşmanla savaşmak için cepheye teşvik etmiştir.
Devletimizin Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’le olan ilişkisini kendisi şu sözleriyle anlatmıştır:
“Ata’nın huzuruna geldiğimde beni ayakta karşılardı… ‘Paşam beni mahcup ediyorsunuz.’ dediğim zaman ‘Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır.’ buyururlardı. Atatürk şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi.” (Ercüment Demirer, Din Toplum ve Atatürk, s.10).
Allah Rıfat Hoca’dan razı olsun…