MÂZİYE MEKTUP (ŞİİR)
“ Bugün yıkığım biliyor musun?
Ezginim, çaresizim, umutsuzum
Bırakma beni insanlar kötü
Bırakma beni, korkuyorum”
Unutamam asla, o ayaz güz gecelerini,
Belki de hayatta en güzel günlerimdi.
Hatırlasana ey vefasız sevgili!
Konuştukça konuşasımız gelirdi.
Annesinin ağzından yem bekleyen kuş misâli,
Sabırsızca beklerdik söyleyeceklerimizi.
Bu o kadar çok htirirdi ki kendini,
Tuhaf bir histi, titretirdi hep içimizi.
Dalıp giderdik böyle konuşmalara
Değildik ki hiç zamanın farkında.
Biliyorum, içimi ısıtan senin sesindi
Kulağımdan kalbime akan bir mûsikiydi.
Döverdi kalbim hararetle sinemi,
İlk sen duyardın, sonra ben ezan sesini.
Zaman, kıskanırdı bu hâlimizi besbelli;
Çünkü daha da hızlandırırdı saniyelerini.
Güneş şafakla salarken ışık huzmelerini
Akıp giden zaman tek şikâyetimizdi.
Öyle dikkat ederdik ki konuşurken
Bazen çekinirken birbirimizden,
Bazen de iki büklüm olurduk dinlerken.
Ruhlarımız öylesine hassastı ki
Asla kıyamazdık kırmaya kalplerimizi.
Bin imbikten geçirirdik sözlerimizi.
Kanımca, dile kemik geçirmekti bizimkisi.
Eğer istemeden de kırdıysak birbirimizi;
O zaman hemencik omuzlarımız düşerdi,
O gece asla uyku tutmazdı gözlerimizi.
Döverdi kalbim hararetle sinemi,
İlk sen duyardın, sonra ben ezan sesini.
Âh, şimdi ne oldu bize böyle!
Aşkımız soldu, sevdamız virân oldu.
Döndük ikimiz de hazân olmuş bir güle
Oysa ne hayâller kurmuştuk,
Bitmesin diye ne dualar okumuştuk;
“Allah’ım sen bizi ayırma” diye…
(19 Eylül 2008)
HARUN YÜCEL