POZANTI KONGRESİ
Üniversite birinci sınıftayken “Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I” dersinde, “Pozantı Kongresi” konusu, bir Pozantılı olarak doğaldır, büyük dikkatimi çekmişti. Ayrıca bizim Karboğazı zaferi diye bildiğimiz ve her yıl geleneksel olarak kutladığımız zafer, Pozantı Savaşı olarak geçmişti kitaba.
İlk kez böyle bir kongrenin varlığından Türkan-İrfan AKÜN ÇPL’ ye başladığımda, duvara asılı çerçeveli yazıyı görüp ve Atatürk’ün kongrede yaptığı konuşmayı oradan okuduğumda haberdar olmuştum. Daha sonra da Merkez Camii’nin yanındaki devasa çınar ağacına çakılmış levhada karşılaşmıştım Pozantı Kongresi’yle. Yani anlayacağınız, ortaokulda ya da lisedeki tarih derslerinde değil mâlesef!..
Yardımcı Doçent Doktor tarih hocamız, konuya büyük bir ehemmiyet vererek; Pozantı Kongresi’nin Atatürk önderliğinde, Kurtuluş Savaşı sırasında Fransızlara karşı Güney Cephesi’nin kontrolünü sağlayacak stratejik öneme sahip bir merkezde gerçekleştirilmesi ve Fransız Hükümeti ile yapılacak olan Ankara Antlaşması’na zemin oluşturması bakımından çok önemli olduğunu altını çize çize anlatmıştı. Dahası, bu kongrede; harp sırasında Pozantı’nın Adana vilayetinin merkezi ilan edilip İsmail Safa Bey’in de seçimle Adana valisi olmasının, kurulacak olan cumhuriyette demokrasiye doğru atılan adımların başını çektiğini, amfiyi dolduran Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş arkadaşlarıma anlatmıştı. Kaynak kitap olarak da Süleyman Hatipoğlu’nun “Fransa’nın Çukurova’yı İşgali ve Pozantı Kongresi” isimli çalışmasını mutlaka okumamız gerektiğini söyleyerek tavsiye etmişti.
Bunun üzerine benim Pozantılı olduğumu bilen çoğu arkadaşım çıkışta konuyla ilgili bana sorular sormuşlar, sonrasında ise bu kadar önemli bir kongrenin nasıl olur da ortaokul ve lise müfredatına dâhil edilmeyip es geçildiğini sorgulamaya başlamışlardı…
***
Üniversite ortamında memleket yarıştırma ya da karşılaştırma, her zaman ve her fırsatta olmuştur. Bunu, bu atmosferi teneffüs edenler pekiyi bilir. İşte bana gelen hemen her arkadaşım ise elindeki gazetede “Adana’ da!!!” diye başlayan; gasp ve cinayet gibi psikopatlık kokan haberlerle gelmiş ve “Bu olay da ancak olsa olsa Adana’ da olurdu zaten.” diye dalgasını geçmiştir. Hatta profesör hocamız bir gün “ Ne zaman televizyonu açıp haberleri izlesem Adana Adliyesi’ ni görmediğim gün yok!” esprisi dahi yapmıştır.
İşte geçtiğimiz hafta, “Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi I” dersinin vizesine giren Gazipaşalı oda arkadaşım Özgür, vizede “Pozantı Kongresi”yle ilgili bir soruyla karşılaşmış ve odaya geldiğinde bu soruyu bana da sormuştu. Daha önce memleket yarışı yaptığımızda beni, “Gazipaşa şöyledir, böyledir. Bizim denizimiz bile var. Ohh! mis gibi, sizin gibi dört dağın ortasında değiliz ki..!” diye kızdıran Özgür, o gün yanındaki Yunus’ a dönerek şöyle demişti: Birader, biz bırakalım artık memleket yarıştırmayı. Baksana Pozantı tarihe geçmiş hatta kongresi bile var..!
Yüzümde hafif bir tebessüm…
Not: Bu yazım ilk kez 23 Kasım 2008 günü 5 AĞUSTOS GAZETESİ’nde yayımlanmıştır.