Kurtuluş Savaşı’nın Örgütlenme ve Mücadele Aşamasında Pozanti Kongresi
Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenme ve mücadele aşamasında Pozantı Kongresi önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu kongre, Milli Mücadele’nin yasal bir zeminde yürütülmesi amacıyla düzenlenmiştir.
Ulusal Kurtuluş Savaşı öncesi “Kongreler Dönemi” yapılacak mücadelenin hazırlığı olarak nitelendirilebilir. Kongrelerin önemini kavrayabilmemiz için öncelikle tanımını ve sonrasında çeşitlerini ortaya koymamız gerekmektedir. Kongre kavramı günümüzde İngilizceden briefing-meeting olarak dilimize geçen ve sözcük olarak toplantı anlamında kullanılan tanımıdır. Yalnız Pozantı Kongresi olarak milli mücadele yıllarında yapılan toplantıların mahiyet (içerik) farkı bulunmaktadır. Bu bağlamda Mütareke döneminde ve Kurtuluş Savaşı sırasında herhangi nedenle yapılan toplantılar ile ülke ve vatanın ya da bölgenin kurtuluşunu amaçlayan, ulusal mücadele programına katkıda bulunan kongreleri ayırt etme zorunluluğu vardır.
Nitekim Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası ile Kurtuluş Savaşı döneminde örgütlenme açısından bu dönemlerdeki kongrelerin sayıları hayli fazla olduğundan türlerine göre çeşitlendirmemiz doğru bir yaklaşım olacaktır. Örneğin Muğla vilayetinde 1 ve 5 Haziran, 18 Ağustos ve 20-31 Ekim 1919 tarihlerinde arka arkaya birçok kongre (toplantı) yapılmıştır. Adı geçen kongrelerde özellikle bölgenin çoğu temsilcisinin katıldığı idari toplantılar olarak dikkat çekmiş hatta bu toplantılar birer kongre olarak karşımıza çıkmıştır. Bir başka örnek ise Sivas vilayetinde 28 Aralık 1919 tarihinde kadınların yabancı işgalini protesto gösterisi de “Kadınlar Kongresi” olarak tanımlanmıştır. İçerik olarak farklı bir kongrede 16-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında toplanan ve Mustafa Kemal Paşa’nın da katıldığı “Maarif Kongresi” olmuştur. Örneklere baktığımızda çeşitli birçok kongrenin toplanış amaçları birbirinden farklı olmuş ve özellikle bölgesel nitelikteki kongrelerin sayısı fazla olarak karşımıza çıkmıştır.
Mütareke döneminde sivil toplum hareketleri ile Kuvay-ı Milliye’nin faaliyetlerinin göstergesi olarak Batı ve Güney cephelerini Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde topladığı 2 Ağustos 1920 tarihli Afyonkarahisar ve akabinde 5 Ağustos 1920 tarihli Pozantı Kongreleri, bazı çağdaş ve popüler tarih araştırmacıların dikkatini çekmiş sayılmaz. Türkiye’de halk hareketlerine ve toplumsal tarihe yönelik bazı araştırmalarda da yer verilmediği görülmektedir. Kurtuluş Savaşını siyasal yönlerine eğilen araştırmacıların ise “Anadolu İhtilali ve Milli Kongreler” konusundan bahsederken sadece Erzurum ve Sivas kongrelerine değinmesi başka bir eksiklik örneği olmuştur (Tanör, s. 10). Bununla birlikte uluslararası yabancı araştırmacılarda Afyonkarahisar ve Pozantı kongrelerine gerekli önemi göstermediği ortadadır. Ayrıca 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi’nin açılışı sonrası milli birliğin sağlanması amacıyla gerçekleştirilen bu kongrelerin aslında iki büyük cephedeki Türk insanını tek amaca yöneltmek adına yapılan büyük adımın faaliyetleri olarak yeteri kadar görülmediği bilinmektedir.
Millî Mücadele Döneminde Güney Cephesi olarak adlandırılan, Urfa’dan Antalya vilayetine kadar uzanan bölgede Ermenilerin desteklediği Fransızların işgali gerçekleşmiştir. 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması ile Fransızlara verilen Toros Tünellerinin kuzey ucunda yer alan Pozantı da Fransız komutan Mesnil’e bağlı birliklerce işgal edilmiştir. Pozantı ile birlikte Fransızlar güney cephesi bölgesinde Mersin, Dörtyol, Adana, Toros Tünelleri, Akköprü ve Çiftehan’ı da ele geçirmişlerdir (Selek, 186-187). Mondros Mütarekesi gereği Toros Tünelleri kontrolü Fransızlarda olacak fakat yapılan antlaşma gereği Pozantı ve Çiftehan ilgili bilgi bulunmadığından (Çelik, s. 45) Menzil Müfettişi Albay Bahattin Bey ile Fransız General Hamelin arasında adı geçen bölgelerin işgali konusunda ithilaf çıkmıştır. Bu gelişmelere rağmen 26 Aralık 1918 tarihinde Pozantı’yı ve 3 Şubat 1919 tarihinde de Akköprü ve Çiftehan işgal edilmiştir (Bıyıklıoğlu, s. 71-72). Bölgesel kurtuluş çareler arayan Pozantı ahalisi özellikle Sinan Tekelioğlu önderliğinde Pozantı’nın Fransızlardan kurtarılmasına yardım etmiş ve milli duygular içerisinde örgütlenerek işgale karşı çıkmıştır. Tekelioğlu hatıralarında Pozantı idari sınırları içinde bulunan Gökbez köyü civarı silahlı çatışmalarında hiçbir bölgeden yardım almadan düşman kuvvetlerini bölgeden uzaklaştırmaya çalıştıklarını anlatmıştır. Bununla birlikte özellikle Belemedik Tren istasyonunun ele geçirilmesi ve Kamışlı Nahiyesinden Kasım Hoca’nın insanüstü gayretlerinin önemini dile getirmiştir (Yeni Adana Gazetesi, 1946, s. 113-114).
Güney Cephesinde yer alan Çukurova’nın kurtuluş tarihinde önemli bir aşama kabul edilen “20 günlük ateşkes”, 23 Mayıs 1920’de imzalanmış ve 29 Mayıs gecesinden itibaren geçerli olması kararlaştırılmıştır (Yavuz, s. 275). Fransız kuvvetlerinin 10 Şubat 1920 tarihinde Maraş’tan, 11 Nisan’da da Urfa’dan çekilmesi ve 20 Mayıs’ta Pozantı civarında Kar Boğazı’nda bir tabur Fransız kuvvetinin esir düşmesi, Fransızların Suriye olağanüstü komiserinin Ankara’ya başvurarak Güney Cephesi için 29/30 Mayıs 1920 tarihinde başlayan 20 günlük bir mütareke imzalanmasına sebep olmuştur (Kocatürk, 1983:168). Bu kısa süreli ateşkes, TBMM hükümeti ile Fransa arasındaki savaşı sona erdirecek zeminin oluşmasını sağlamıştır. Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta 20 Günlük ateşkesle ilgili olarak; “Mösyö Duquest” namında birinin kontrolünde bir Fransız heyetinin Ankara’ya geldiğini, bu heyetle 20 günlük bir mütareke yapıldığını ve bu mütarekeye TBMM’de bazı milletvekillerinin itiraz ettiklerini ancak amacının Adana mıntıka ve cephelerinde bulunan ve kısmen askerlerle de takviye olunan milli kuvvetleri sükûnetle tanzim ve tensik etmek olduğunu ifade etmiştir (Kemal Atatürk, Nutuk, Cilt II, s. 453). Bu süreçten sonra 25 Mayıs 1920 tarihinde Pozantı Fransız işgalinden kurtulmuştur. Türk yetkilileri aynı tarihte idari olarak yönetimi tam olarak ele geçirmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi’nin açılışı sonrası Batı ve Güney cephelerini birleştirmek adına yola çıkmış ve Afyonkarahisar Kongresinden 3 gün sonra Pozantı Kongresi’ni düzenlemek için 5 Ağustos 1920 tarihinde bölgeye tren yolu ile ulaşmıştır. Öncelikle Afyonkarahisar kongre kayıtlarının ve konuşmalarının arşivde bulunamadığını belirtmek gerekmektedir. Bu kongre ile ilgili bilgilere Mustafa Kemal Paşa “Nutuk” adlı eserinde yer vermiş ancak içeriği ile yazılı metinlere ulaşılamamıştır. Bu bağlamda Pozantı Kongre kayıtlarının günümüze kadar ulaşması da bölge adına önemli bir durum oluşturmuştur.
5 Ağustos 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve beraberindeki heyetle ile birlikte kongreye katılmıştır. Kongreye Adana, Mersin, Niğde, Kayseri ve Konya vilayet ve ilçe merkezlerinde sayıları on binleri bulan delege ve vatandaşlar katılmıştır (Aydemir, s. 180). Adı geçen bu kongreye katılmak için Güney Cephesi temsilcileri ve Mersin bölgesinden canı pahasına düşman kuvvetlerinden kaçarak katılan vatandaşlar aslında bizlere bu toplantının önemini gözler önüne sermiştir. Nitekim ulusal birlikteliğin sağlanması adına güney bölgesinin duygu ve ülkü birliğine katkısı Pozantı Kongresi’nde ortaya çıkmıştır.
Kongre iki oturum şeklinde düzenlenmiştir. Birinci oturumda Anadolu genelindeki durum değerlendirilmiş ve güney bölgesinin bir an önce düşmandan temizlenmesi gerekliliği üzerinde durulmuştur. Ayrıca yapılacak mücadele için Mustafa Kemal Paşa’dan askeri malzeme istenmiştir. Bu gelişme üzerine Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ile görüşerek 500 adet silah temin edileceğinin sözünü vermiş ve bu durum bölge halkını sevindirmiştir (Ayhan, s. 81). İkinci oturumda kongreye katılan delegeler tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya Pozantı’nın vilayet merkezi olması teklifi sunulmuştur. Mustafa Kemal Paşa Adana’nın işgal altında olması nedeniyle bu teklife sıcak bakmıştır. Bununla birlikte vilayetin yönetimi için bir heyet oluşturulmasını delegelerden istemiş ve böylelikle bölge halkına güvenini ortaya koymuştur. Ayrıca bölgeye vali ataması yerine seçim yapılmasını istemiştir. Seçilecek vilayet yönetimi temsilcilerinin yerel halktan olması ve bölgeyi iyi bilmesi de yapılacak mücadeleyi kolaylaştıracağı düşüncesi ile olmuştur. Yapılan çalışmalar sonunda İsmail Safa (Özler) Bey vali vekili seçilmiştir. Vilayet yönetimi adına bölgede bulunan kaymakamlıklar ile diğer idari birimlere atamalar yapılmış ve Millî Mücadele döneminde Pozantı önemli görevler yerine getirmiştir (Hatipoğlu, s. 76). Mustafa Kemal Paşa’nın kongredeki kendi yazmış olduğu konuşmasında Adana ve yakın bölge halkının Müslüman bir ümmet olarak işgale kahramanca karşı çıktığından bahsetmiştir. Beyanname şeklinde yapılan bu konuşmasında düşman kuvvetlerinin hepsinin Büyük Millet Meclisi çatısı altında ve Allah’ın izni ile yurttan çıkarılacağı inancının tam olduğunu söylemiştir.
Kongrede dikkat çeken en önemli uygulamalardan biri yapılan seçim uygulaması olmuştur. Demokratik bir uygulama olarak yapılan vilayet idari seçimleri ve görevlendirmeleri Mustafa Kemal Paşa’nın bu anlamdaki tutumunu ortaya koymuştur. Pozantı Kongre delegeleri ve katılan vatandaşların sayısının çok olması aslında milli iradenin güney cephesinde yansıdığını da göstermiştir. Mustafa Kemal Paşa’da Ankara’ya döndükten sonra gizli oturumda bu kongreden duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir. Bölge halkının ve ileri gelen temsilcilerinin bağımsızlık istekleri kongreye katılım olarak yansımış ve Mustafa Kemal Paşa’nın cephelere kadar gelip bizzat bölgeleri yönetmesi Fransızları tedirginliğe sevk etmiştir. Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararların Pozantı kongresinde genel değerlendirmeler şeklinde konuşulması ve benimsenmesi de bu kongrenin aslında diğer kongreler kadar ehemmiyet içerdiğini göstermektedir. Ülkü birliği açısından konuşulan konuların veya faaliyetlerin benzemesi de Doğu Anadolu kongrelerinin devamı niteliğini taşıdığını ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Mustafa Kemal Paşa’nın Pozantı ve Çukurova’ya duyduğu güven ile bölge halkının Paşa’ya ve Meclise duyduğu güvenin örtüşmesi de diğer cephelerde yapılan mücadelelere de olumlu etki etmiştir.
Pozantı halkının önce yerel direniş ile Fransızlara karşı direnmesi ve Adana bölgesiyle birlikte hareket etmesi Ankara’ya bağımsızlık noktasında bağlanacaklarının belirtilerini göstermiştir. Yüzbaşı Sinan Tekelioğlu komutasındaki birliklere katılıp Fransızların bu bölgede rahat hareket etmesini engellemiş ve kendilerine gizli antlaşmalarla verilen Sivas’ın Zara ilçesi sınırlarına kadar ilerlemesini durdurmuşlardır. Böylelikle düzenli ordu kuruluncaya kadar Kuvay-ı Milliye birlikleri üzerlerine düşen görevi Pozantı bölgesinde yerine getirmişler ve sonucunda tüm güney cephesi olarak 5 Ağustos 1920 tarihinde Ankara ile birleşmeyi kendi hür kararları ile birlikte sağlamışlardır.
KAYNAKÇA / REFERENCES
Bülent Tanör, Türkiye’de Yerel Kongre İktidarları 1918-1920, Yenigün Yayıncılık, 1998.
Bige Yavuz, 1921 Tarihli Türk-Fransız Anlaşması’nın Hazırlık Aşamaları, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. VIII, 1992.
Kemal Atatürk, Nutuk (1920-27), Cilt II, İstanbul, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü. Milli Eğitim Basımevi, 1969.
Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali, Örgün Yayınevi, İstanbul, 1981.
Süleyman Hatipoğlu, Fransa’nın Çukurova’yı İşgali ve Pozantı Kongresi, Ankara, 1989.
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, C. II., İstanbul, 1985.
Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu’da, Kent Basımevi, 1981.
Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi, 1918-1938. Ankara, TTK Basımevi, 1983.
Yeni Adana Gazetesi, Çukurova Kurtuluşu ve Bir Hatıra, Adana, 5 Ocak 1946.
Yusuf Ayhan, Mustafa Kemal’in Pozantı Kongresi ve Adana’nın Kurtuluşu, Adana, 1993.
Dr. Oğuz KALAFAT