19.-20. Yüzyılda Çukurova’da Yaşanan Salgınlar: Adana ve Pozantı Örneği
19.-20. Yüzyılda Çukurova’da Yaşanan Salgınlar:
Adana ve Pozantı Örneği
İnsanoğlu yüzyıllar boyunca doğa ile mücadele etmiştir. Bu mücadele esnasında sıra dışı olarak nitelendirebileceğimiz olayları afet olarak tanımlamaktayız. Kavram olarak afet “Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkımdır” (Türkçe Sözlük, C.1, 1992). Afetlerin içerisinde yer alan önemli bir olgu ise Biyolojik Afetlerdir. Biyolojik kökenli afetler; fare veya çekirge gibi haşere veya hayvan sayısında meydana gelen dengesiz artış, buna bağlı olarak tarım alanlarında ortaya çıkan tahribat büyük çaplı zararlara neden olmuştur. Salgın hastalıklar da biyolojik kökenli afetler içinde değerlendirilmektedir (Erler, 2010: 88). Salgınlar, imparatorlukları çökertmiş, orduları kırmış, toplumun psikolojisinde derin tahribatlar yaratmıştır. Çiçek hastalığı, Kızılderili kültüründe önemli yaralar açtığı gibi veba, feodalizmin sonunun gelmesinde önemli bir etkendir. Sıtma, köle ticaretinin gelişmesine yol açmıştır (Nikiforuk: 2007: 15). Salgın hastalıkların çoğunlukla veba, kolera, difteri, çiçek ve dizanteri olduğu dikkat çekmektedir. Yeterli alt yapı ve 2 kanalizasyon ağına sahip olmayan yerlerde temizlik şartları yerine getirilmediği için bu tür salgınlar, değişik dönemlerde de yaşanmıştır (Erler, 2010: 93). Olağanüstü toplumsal sonuçları nedeniyle salgınlar örneklerde de verildiği gibi insanları derinden etkilemiştir. Bölgesel veya kıtasal anlamda yaşanabilen bu tür biyolojik salgınlar günümüze kadar küresel boyuta asla ulaşmamıştı.
Eski dünyada topluluklar arasında dolaşan yalnızca mal, düşünce ve teknikler değildir “hastalık mikropları” da toplumdan topluma taşınmıştır (Özdemir, 2005: 3). Orta Asya’da Türklerin en eski tarihlerinden beri aşırı soğukların sebep olduğu “yutmak” dönemlerinde kitle halinde hayvan ve insan kırımlarının baş gösterdiği bilinmektedir Sadece sıradan vatandaşlar değil bazı dönemlerde sultanlar da salgınlarda hayatını kaybetmiştir. Mesela; Akkoyunlu hükümdarı Yakup Bey, bir salgın hastalık neticesinde ölmüştür (Gündüz, 2010: 29). Salgınlar, aynı zamanda tarihin şekillenmesinde de büyük rol oynamıştır. Haçlı orduları sıtma, Napolyon orduları tifo, Amerika’da kuzey ile güney arasındaki savaşın sonuçlarını belirlemede de ishal etkili olmuştur (Nikiforuk, 2007: 30). 1854 Kırım Savaşı esnasında binlerce Osmanlı ve müttefik askeri salgın hastalıkla da mücadele etmek zorunda kalmıştır. Askerler, savaş esnasında ortaya çıkan koleradan dolayı vefat etmiştir (Karal, 1995: 239-240). Hayvanlar, salgın hastalıkların yayılmasında önemli etkendir. Kızamığın yayılmasında köpekler; difteri ve tüberkülozun yayılmasında inekler önemli bir vasıtadır. Ormanların tahrip edilmesiyle, fare, kene, pire ve sivrisinekler, insanlarla daha yakın yaşamaya zorlanmış ve bunun neticesinde veba, tifüs ve sıtma yaygınlık kazanmıştır. Yetişkinlerin bazısı çocukların ise çoğu bulaşıcı hastalıkları ev hayvanlarından kaparlar. Yakın tarih boyunca insanların ölümüne yol açan, çiçek, grip, verem, sıtma, veba, kızamık ve kolera gibi hastalıklar, hayvan hastalıklarının evrimleşmiş halidir. Kanlı Kore hummasının virüsü farelerin idrarı ile yayılır, kuduzda olduğu gibi mikrop almış bir köpeğin salyalarıyla, kudurup herkesi ısırmaya başlaması yeni kurbanların ortaya çıkmasına neden olur (Sarıköse, 2013).
Çukurova’nın merkez kenti olan Adana’da 19. yüzyılda veba, kolera, sıtma, cüzzam, humma, çiçek, frengi, tifo vs. birçok hastalık görülmüştür. Adana’nın önemli yollar üzerinde olması, asker sevkiyatları, bölgede bataklıkların olması, Kafkaslar ve farklı Osmanlı coğrafyasından buraya göçmen iskânı yapılması, muhacirlerin sağlıksız koşullarda yaşaması salgınların daha da etkili olmasına neden olmuştur. Göçmenlerin su ve kanalizasyon gibi toplu yaşamda temin edilmesi gerekli olan ihtiyaçlarının karşılanmamış olması da salgın hastalıklar için zemin hazırlamıştır. Tanzimat döneminde Osmanlı topraklarında alınan bütün tedbirlere rağmen, 1841, 1847, 1849 ve 1869 yıllarında veba, 1847-1848’de kolera salgınları olmuştur (Sarıköse, 2013).
1897 yılı kış aylarında salgın hastalıklar (çiçek hastalığı, kızıl ve difteri) etkisini bölge üzerinde htirmiştir. Adana Ovasının ıslah edilip bataklıkların kurutulması ve sulamada yeni uygulamalar (drenaj gibi) sıtmanın azalmasında etkili olmuştur. (1897 House of Commons Parliamentary Papers). Salgın hastalıklar yüzünden iş gücü ve hayvan sayısı bakımından bölgede epey bir zarara yol açmış, hayvanların üçte ikisi telef olmuş ya da satılmıştır (1888 House of Commons Parliamentary Papers).
Ermeni tehciri esnasında Suriye-Filistin yolunun temizlenmesi işi Alman subaylara verilmişti. Humma, lekeli humma, tifo, malarya, dizanteri, kolera gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasının engellenmesinde Alman subayların rolü büyük olmuştur (Von Kress, 2007: 159-160).
Dünya Sağlık Örgütü-DSÖ (World Health Organization-WHO), Çin’in Hubei Eyaleti Wuhan kentinde Aralık 2019’da ortaya çıkan yeni koronavirüsten kaynaklanan hastalığa, 11 Şubat 2020 tarihinde COVID-19 adını vermiştir. Aynı kuruluş, virüsün yayılma hızı, ciddiyeti ve yetkililerin gerekli önlemi almamasını gerekçe göstererek 12 Mart 2020’de COVID-19’u pandemik bir hastalık olarak ilan etmiştir (Aslan&Karagül, 2020). Evrensel boyutlara ulaşan bu salgın özellikle son dönemde dünya genelinde ulaşım imkanlarının artması nedeniyle tüm kıtalara yayılmıştır. Hatta insanın zor şartlarda yaşadığı Antartika kıtasında gözlem yapan bilim insanlarına kadar ulaşmıştır.
Dünya genelinde çoğu ülke salgının kendi sınırlarına ulaşamayacağını düşünmesine rağmen vahim sonuçlarla karşı karşıya kalmıştır. Gelişmiş olarak nitelendirdiğimiz çoğu Batılı ülke (İtalya, Fransa, İngiltere, Almanya, ABD ve Benelüx ülkeleri) üretimlerini durdurmak hatta vatandaşlarının sokağa çıkmalarını yasaklamak zorunda kalmıştı. Özellikle yaşlı ve kronik hastalığı bulunan insanları etkileyen Covid-19 pandemisi 21. Yüzyılın başlarında dünya geneline ulaştığından bilinen tüm olguları değiştirdi. Ülkeler sınırlarını diğer ülkelere kapatarak önlem almaya çalıştı. Sağlık sistemleri değişti ve toplumsal yaşantılarımız farklılaştı.
2020 Mart aylarında ülkemizde de görülmeye başlayan bu salgın birinci dalgasında Adana ve Pozantı kentleri sokağa çıkma yasakları nedeniyle fazla etkilenmemişti. Bu duruma ek olarak Pozantı ilçesinin Çukurova’nın yayla merkezi olması, Toros dağlarının ormanlık bölgesinde bulunması ve özellikle Adana vilayetinden gelen vatandaşlar sebepleriyle kent nüfusu 20.000’den yaklaşık 200.000’e çıkmıştı. İlk dalgada yaşanan bu göç sonrasında bile salgın ilçede kontrol altında tutulmuştu. Uluslararası otoyol ve karayolunun yoğun kullanılan bölgesinde yer alması nedeniyle Pozantı ilçesi “ikinci dalga” periyodunda olumsuz etkisini göstermeye başlamıştı. Sağlık Bakanlığı “Hayat Eve Sığar” (Bakınız Ek:1-2) uygulamasında da somut olarak görünen artış devletimizin uyguladığı kısmi sokağa çıkma yasağı ve Pozantı mülki ve idari yöneticilerinin yoğun çabaları sonucunda 25 Aralık 2020 tarihinde %40 oranında azaltıldı.
İkinci dalga döneminde Pozantı ilçesini etkisine alan bu salgın kaymakamlık ve belediye başkanlığı gibi kurumların yanında toplumun her kesiminden cemiyet, vakıf ve idari birimlerin üstün çabasıyla engellenmeye çalışılmıştır. Hala devam eden ve tehlike boyutları artan bu afetin insanlara bulaşmasını engellemek adına özellikle Pozantı Devlet Hastanesi-Toplum Sağlığı Merkezi-Pozantı Sağlık Ocağı çalışanları ile filyasyon ekiplerinde gönüllü olarak yer alan kamu görevlileri (öğretmenler, imamlar, muhtarlar, polisler, askerler, belediye görevlileri ve diğer kamu çalışanları) inanılmaz bir çalışma azmi göstererek büyük bir alkışı hak ettiler. Gece gündüz demeden insanlara hizmet sunan ve idari anlamda Pozantı halkını düşünen tüm paydaşların hakkı hiçbir zaman ödenemez. Bu süreçte hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, halen bu virüsle mücadele eden vatandaşlarımıza sağlık diliyorum.
Dr. Oğuz KALAFAT
Kaynakça
Türkçe Sözlük, C.1, 1992
1888 House of Commons Parliamentary Papers
1897 House of Commons Parliamentary Papers
Andrew Nikiforuk, “Mahşerin Dördüncü Atlısı Salgın ve Bulaşıcı Hastalıklar Tarihi”.
İbrahim Arslan, Soner Karagül, “Küresel Bir Tehdit (COVID-19 Salgını) ve Değişime Yolculuk”.
Mehmet Yavuz Erler, “Osmanlı Devleti’nde Kuraklık ve Kıtlık Olayları (1800-1880)”.
Selma Turhan Sarıköse, “XIX. Yüzyılda Çukurova’da Doğal Afetler ve Salgın Hastalıklar”
Von Kress, “Son Haçlı Seferi Kuma Gömülen İmparatorluk”.
Ekler
Ek-1: 25 Kasım 2020 HES Pozantı Pandemi Yoğunluk Haritası
Ek-2: 25 Aralık 2020 HES Pozantı Pandemi Yoğunluk Haritası