Kabak Çiçekleri Saman Alevleri
(TENKİT BEYANINDADIR)
Eğer Türkiye’ de unutulmaya yüz tutmuşsanız lütfen sakin olun,
eteklerinizin tutuşmasına ve felaket tellallığı yapmanıza hiç gerek yok.
Neden mi? Çünkü yapmanız gereken şey çok basit.
İşte formülü: Uzatılan mikrofona; büyük bir insan kitlesini küplere bindirecek
sansasyonel bir beyanda bulunmak. Bu insanlar hakkında atıp tutmak…
Terazinin bir kefesindekileri ayaklar altına alıp günah keçisi yapmak
ya da eğer tatmin olamadıysanız daha da celâllenerek
hakaretler savurmak ve cehennemin dibine atmak…
Bu durumda bu söylediklerimi başarıyla gerçekleştirip
yankı da uyandırdıysanız hele hele de 301’den yargılanmaya başladıysanız
terazinin diğer kefesindekileri (avukatlığını yaptığınız grubu ya da desteklediğiniz kitleyi)
pek fazla övmenize ve pohpohlamanıza hiç mi hiç gerek kalmaz.
Bir de bütün bu işlere başlamadan evvel,
sizi gündeme taşıyacak ve bir anda isminizin manşetlere düşüp
ağızlarda sakız olmasını sağlayacak bu ateşli tartışma yolunda
sizi yalnız bırakmayacak ve çeşit çeşit kanallar yoluyla
size maddî destek sağlayacak (Merak etmeyin manevi desteğe hiç ihtiyacınız olmayacak.),
savunduğunuz düşüncelere katılacak ve onaylayacak
büyük bir kamuoyu oluşturdunuz mu iş tamamdır.
Mesela bunu, Ermenileri kullanarak kolayca başarabilirsiniz.
Üstüne üstelik bir de Türk’ seniz kesinlikle ve kesinlikle
gündemin ilk ana maddesi olma şanına erişirsiniz?!.
(Buna şahit olmadık değil çünkü..)
Artık Türkiye’de popülariteniz doruğa ulaşmıştır.
Hatta Papua Yeni Gine’ ye gidip oranın yerlisine
“Türk olarak tanıdığınız kim var?” diye bir soru sorsam
hiç düşünmeden sizi söyleyecektir. (Tıss! Diye gülmeyin bana, ciddi söylüyorum.)
İşte geçmiş bir döneme böylesine spekülasyonlarla damga vurup
kabak çiçeği gibi açılan fakat neden sonra elinde malzeme kalmadığı
veya bir şeyler üretmek adına kabiliyeti yetmediği içi
popüler kültürün tozlu sayfalarında kaybolup gideceğini anlayan;
popçular, topçular hele hele de günebakan çiçeği yazarlar bu safta yer tutuyor.
Kimler yok ki bu safta?
İşte size en büyük örnek: Arkasında Fransa ve Ermeni diasporası gibi
büyük bir kamuoyu oluşturup
“Türkler, 30 bin kürt v 1 milyon Ermeni katletmiştir.”
Diyip hiç piyasada yokken bir anda kabak çiçeği misali açılan
ve sonra bu sözleri üzerine büyük yankı uyandırıp
destekleyicileri tarafından Nobel ödülüne bile layık görülen
(Tabii yediği cukkalar şöyle bir kenarda dursun.) Orhan Pamuk…
“Sen kalk gel Orta Asya’dan, dal dosdoğru Anadolu’nun bağrına…
Bütün akrabalarını 1915’te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş
soykırımzede bir sülalenin torunuyum.” diyen saman alevi: Elif Şafak…
Sonra PKK’yı haklı bir gerilla olarak tanımlayan Yaşar Kemal… (Oysa kendisi bir efsaneydi…)
Ve şimdi yine, yeni yazdığı romanı “Masumiyet Müzesi”nin
reklamını yapıp satışlarını yüksek tutmak için
“Ergenekon çetesi sanıkları katildir,
bu insanların hapishanelerde tutulup beslenmemesi gerekir.”
Diyerek yeniden açılan kabak çiçeği Orhan Pamuk…
Hepsinin de ne uğurda kendilerini heba ettikleri
ve neyin peşinde koştukları gayet tabii ortada…
Hatt-ı zâtında geriye dönüp şöyle bir bakarsanız
bu kendini yazar ve edebiyatçı zannedenler
eserlerinden ve sanatlarından çok
böyle sağa sola dil uzatmalarıyla
ve spekülatif beyanlarıyla kendilerinden söz ettirip
tekrar tekrar gündeme geldikleri ayan beyan ortadadır.
Fakat bu saman alevi misalidir.
Yani yanıp parlamış ve sonra sönüvermişlerdir.
Ha!! Böylece manşetlerde geniş yer bulmuş
ve unutulmaktan kurtulmuşlardır.
Cepleri de dolmuştur tabii…
Yani her ne şekilde olursa olsun
hedeflerine ulaşmışlardır artık.
İşte o zaman onların edebiyat ve sanat anlayışına yazıklar olsun.
Bu işi hakkıyla yapanlar ve edebiyatı bir araç olarak değil de
salt amaç olarak görenler ise
bu kabak çiçeklerinin gölgesinde kalmaya mahkûm mu olsun?
Zaten kabak çiçeği topçular, popçular beni hiç enterese etmez.
Hem onları siz benden daha iyi bilirsiniz.
Lakin kulak verin, bu kabak çiçekleri ve saman alevlerine ben değil;
bakın şair ne diyor:
“Erişir menzil-i maksûduna âheste giden
Tîz-reftâr olanın pâyına dâmen dolaşır”
(Hâtemî)
NOT: BU YAZIM İLK KEZ 16 ŞUBAT 2012’DE 5 AĞUSTOS’DA YAYIMLANMIŞTIR.