Dolar 28,9846
Euro 31,2142
Altın 1.864,65
BİST 7.913,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 19°C
Hafif Yağmurlu
Adana
19°C
Hafif Yağmurlu
Pts 18°C
Sal 19°C
Çar 19°C
Per 19°C

HANGİ MİLLİYETÇİLİK?

30 Haziran 2011 01:37 | Son Güncellenme: 3 Kasım 2023 01:38
15

Her toplumun ya da milletin kendine has ve kendi değerlerini yansıttığı bazı kavramları vardır. Bu kavramlar evrensel çağrışımlar taşısa da özellikle sahiplenildiği milletin ortak değer yargılarını bütünleştiren özellikleri yansıtır. Bu kavramlar tıpkı o milletin fertlerini birbirine bağlayan görünmez birer bağı gibidirler. Bunlar çoğu zaman yazılı bir metin olarak sınırlama içerisinde de tutulmazlar. Böyle olmasına rağmen ortak fikirler ve çağrışımlar çemberi içinde algılanıp yorumlanırlar. Yalnız, bu çemberin oluşturduğu algılama ve yorumlama alanı; sınırları itibariyle çok keskin hatlara sahip olmamasına rağmen arka planında, milletin bütün fertleri tarafından kabul gören tek bir genel anlam bütünlüğüne sahiptir.

İşte söz konusu durum böyleyken; geçtiğimiz son 10-15 yıla baktığımda, bizim yani Türk milletinin ortak değer yargılarını yansıtan ve bizi birbirimize bağlayan çoğu kavramın içinin açık bir şekilde boşaltıldığını görüyorum. Hatta bu kavramların içi boşaltılmakla da kalmıyor fikir yürüttüğünce herkes bu kavramın içini, kendi kişisel düşüncesi ve siyasî görüşü gereğince (!) doğru ya da yanlış anlamlandırıp dolduruyor.

Bu kavramlardan en kayda değer olanı İslâmcılık. Bu noktada yanlış anlaşılmak istemem. Yani var olan düzeni irticaî faaliyetlerle yıkarak İslâm birliğini kurup şeriatı getirmeyi kastetmiyorum. Benim burada sözünü ettiğim İslâmcılık; Türklükle harmanlanmış ve gelenek göreneklerimizle bütünleşmiş fakat batılı görünmeye çalışarak çağdaş olacağına inananlar tarafından bir türlü kabul edilmeyen İslâmcılıktır. İşte bahsettiğim bu İslâmcılık, bugün ne yazık ki çoğu büyük şehirlerimizde dejenere olmuş, içi boşaltılmış, itici, yaban bulunmaya başlanmış ve hatta yobazlık göstergesi olarak dahi anılmaya başlanmıştır.

Şimdi, benliğimizde belki de İslâmcılık kadar büyük ve önemli bir yere sahip olan milliyetçilik kavramına gelelim. Bu kavram, bizim genel mânâda en büyük safımızı oluşturur. Yani bu kavramsal çatı altında tek yumruk ve tek yürek oluruz. (En azından daha önce böyleydi.) Bunun özünde, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” felsefesi yer alır. Fakat şimdi gel gelelim milliyetçiliğin de çeşitleri peydahlandı. Daha doğrusu ilk önce milliyetçiliğin içi boşaltıldı sonra da insanlarımız, milliyetçiliğin içini istediği gidi kendi ideolojisi çerçevesi dahilinde anlamlandırıp doldurdu. Durum böyle olunca da her kesim kendi milliyetçilik anlayışını sahiplenip desteklemeye başladı. Tabiî iş bu boyuta gelince de doğal olarak ayrışmalar baş gösterdi ve böylece birbirimizi fişleyip etiketlemeye başladık. Sen aşırı milliyetçisin, sen ulusalcısın, sen sosyal milliyetçisin, yok sen ülkücüsün diye alınlarımıza etiket yapıştırdık.

Biliyorum, ulusalcı ile milliyetçi aynı anlamı ifade eden eşanlamlı iki kelimedir ama artık değil. Çünkü bu iki kelimeyi bile ayrıştırdılar. Bir kesim, özellikle “milliyetçi” kelimesini kullanırken karşı kesim üzerine basa basa “ulusalcı” kelimesini kullanır hâle geldi. Sözün özü daha önce bildiğimiz milliyetçilik kavramı, bugün son derece ayrışmış, ayrıştırılmış duruma geldi. Bugün artık “Atatürkçüyüm” diyenlerle “milliyetçiyim” diyenler arasında bir uçurum söz konusu oldu. Vaziyet böyle olunca da milliyetçilik zihniyeti kendi içinde maalesef bir bir kümelendi ve kendine yabancılaştı.

İşte bu ayrışmalar, bizi de birbirimize yabancılaştırıp ayrıştırır hâle getirirken daha ileri boyutta da her geçen gün git gide keskinleşen ve gerginleşen hatlar, korkarım bizi bize düşüreceğe benzemektedir.

Vesselam, içimize ekilen nifak tohumları artık yeşermiş ve şaşırtıcı bir hızla da büyümeye başlamıştır ne yazık ki…

NOT: BU YAZIM İLK KEZ 30 HAZİRAN 2011’DE 5 AĞUSTOS’TA YAYIMLANMIŞTIR.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mobil Teknoloji Haberleri Teknoloji Haberleri Web Hosting